Mert Kizilay

Tekirdag in Malkara ilçesinde dancejay le basladi olay. Ne illet bir programdir ki, her sey hazir ve house üzerine. Ama alternatif yoktu ozamanlar bildigimiz. Hip-hop ve hardcore dinlerdim o aralar. Arsivin geneli abimden olmak üzere. Sonra ortaokulda rebirth diye birsey girdi evimize. Bununla vurus vurus ritmimizi yazabiliyor, kendi synth melodilerimizi yaratabiliyorduk. Bayaa bir süre eglendik onunla. Abimle alis veris içersindeydik. O zamanlarda da Roni Size hastasiydim ki artik o tarz drum'n bass ten hazzetmiyorum. Lisede fruityloops la devrim yasadik. Yavas yavas dinledigim türler çesitlilik kazaniyordu. Reasona alisamadim bir türlü, fl ile gittim. Artik Squarepusher taklit ediyordum. Ilk müzikal denemeler onunla gerçeklesti. Lise sonda bas gitar aldirdim babama. Çok çok az mesgul olduktan sonra resim girdi hayatima. Iste o zaman basladi müzikten kopukluk. Ama ayni zamanda dinleyici olarak oldukça gelistim, Lull dergisinden Amon Tobin i gördüm, kulagim Autechre ün yaptiklarina oldukça asinaydi. Bir sene geçti üniversite de öyle. Ama sarkilarim kenarda duruyordu. Bu sirada bazi avangard arkadaslarim sayesinde ilginç müzisyenlere ilisti kulagim, oldukça gelistirici oldu. Sonra tekrar isinmaya basladim, birkaç deneme ardindan, ableton ve native instruments mamülleriyle tanistim. O ara bir barda "free jazz takiliorz" diyen bir grupla çikmaya basladim hafiften. Fakat solo hirsi ve biraz da benim o tarza uyumsuzlugum buna son verdi. Benim için müzik daha kurgusal, düsünsel ve ses tabanliydi. Tek basina veya birkaç sesin kombinasyonu müzik olabilirdi benim için. Sonra evde çalismaya devam ettim. Belli ölçüde aklimdakileri gerçeklestirebilecek bilgi ve tecrübeye ulastim. Simdi ugrasmaya devam ediyorum, fakat hala nota, armoni vs. bilmiyorum ögrenecegim günü dört gözle bekliyorum fakat ona harciyacagim zamani sarkilarla ugrasmaya ayirmak, cahilce daha cazip geliyor.