About Me
Suna eminiz ki, Türklügün ölümsüz efsanesi ATSIZ ATA, simdi Tanri Dagi'nda, Türk Atalarinin kutlu tinlerinin toplandigi Tanrikut otaginda, cok sevdigi Kür Sad ile beraber Türk Elleri'ni izleyerek bütün Türklerin Bozkurt basli sancak altinda birlesecegi günü bekliyor...Hüseyin Nihâl Atsiz, 12 Ocak 1905'te Istanbul Kadiköy'de dogdu.Atsiz Beg'in babasi Gümüshane'nin Torul kazasinin Midi köyünün Çiftciogullari ailesinden Deniz Güverte Binbasisi Mehmet Nail Bey, annesi Trabzon'un Kadiogullar-- ailesinden Deniz Yarbayi Osman Fevzi Bey'in kizi Fatma Zehra Hanim'dir. Atsiz Beg'in ailesi, Gümüshane'nin Torul kazasinin Midi köyünde Ciftciogullari adi ile bilinmektedir. Ciftciogullari, Midi Köyünde 18. asrin sonlarina dogru yakinindaki Edire köyünden göcmüslerdir.Türkcülük fikrinin ilk kivilcimlari Atsiz'--n gönlünde, o daha 7-8 yasinda iken tutusmaya basladi. Babasinin görevli bulundugu Süveys sokaklarinda Italyan cocuklariyla yaptigi kavgalar, Fransiz Ilkokulu'nda Rum cocuklarinin kendisine karsi düsmanca tutumlari, O'nun çocuk gönlünde büyük akisler birakti. Türk Milleti'ne mensup olmanin idrakine daha o yaslarda vardi.
Atsiz, yüksek ögrenim cagina gelip Askeri Tibbiye'ye kaydolunca, komünizm ve azinl--k milliyetciligi pesinde kosan Türk düsmani kisilerle karsilasti. Türklük suuru olgun bir seviyeye ulasan Atsiz, Türk devletinin birlik ve bütünlügüne yönelen bu zararl-- akimlarla fikrî ve fiili mücadeleye basladi. Ziya Gökalp'in cenaze töreninin yapildigi günün gecesi Türkcülük fikrine düsman ögrencilerle kavga ettigi ve daha sonrasinda ise aralarinda bir takim problemler gecen Arap asilli Bagdatli Mesut Süreyya Efendi adli bir mülazim (tegmen)'in kasti bir sekilde ve gereksiz bir yerde istedigi selâmi vermedigi icin, 4 Mart 1925 tarihinde 3. sinif talebesiyken Askeri Tibbiye'den cikarilmistir.
Bu olaydan sonra üc ay kadar Kabatas Lisesi'nde yardimci ögretmenlik yapan Atsiz, daha sonralari Deniz Yollar--'nin Mahmut Sevket Pasa adli vapurunda katip muavini olarak calismis ve bu vapurla Itanbul-Mersin arasinda bir kac sefer yapmistir.1926 yilinda Istanbul Darülfünunu'nun Edebiyat Fakültesi'nin "Edebiyat Bölümü"ne ve Istanbul Darülfünunu'nun yatili kism-- olan Yüksek Muallim Mektebi'ne kaydolan Atsiz, bir hafta sonra askere cagirilmis, tecil istegi kabul edilmeyen Atsiz askerligini 9 ay olarak 28 Ekim 1926-28 Temmuz 1927 tarihleri arasinda Istanbul'da Taskisla'da 5. piyade alayinda er olarak yapmistir.Ahmet Naci adli arkadasi ile birlikte haz--rladigi Anadolu'da Türklere Ait Yer --simleri adli makalenin Türkiyat Mecmuasi'nin ikinci cildinde yayinlanmasi ile hocas-- olan M. Fuad Köprülü'nün dikkatini ceken Atsiz, 1930 yilinda Edirneli Nazmî'nin divani üzerinde mezuniyet calismasi yapmistir (Divân-i Türkî-i Basit, Gramer ve Lügati, 1930, 111 s. Türkiyat Enstitüsü Mezuniyet Tezi, no 82). Ayni yil Edebiyat Fakültesi'nden mezun olmustur.Atsiz'in s--n--f arkadaslari arasinda Tahsin Banguoglu, Ziya Karamuk, Orhan Sâik Gökyay, Pertev Nâilî Boratav, Nihad Sâmi Banarli gibi isimleri sayabiliriz.Mezuniyetinden sonra Edebiyat Fakültesi Dekani olan hocasi Prof. Dr. M. Fuad Köprülü, Maarif Vekâleti’nde Atsiz icin girisimde bulunarak, Yüksek Ögretmen Okulu'nu ögrenci olarak bitirdigi icin, liselerde yapmasi gereken 8 yillik mecburi hizmetini affettirmis ve 25 Ocak 1931’de Atsiz'i kendisine asistan olarak almistir.Atsiz, yine 1931 yilinda Darulfununun felsefe bölümünden mezun olan ilk esi Mehpare Hanim ile evlenmis, ancak 1935 yilinda ayrilmistir.Atsiz, 15 Mayis 1931'den 25 Eylül 1932 tarihine kadar Atsiz Mecmua (17 sayi)'yi cikarmaya basladi. M. Fuad Köprülü, Zeki V. Togan, Abdulkadir Inan gibi edebiyat ve tarih bilginlerinin de icinde bulundugu bir kadro ile yayin hayatina atilan bu "Türkcü ve Köycü" dergi, devrinde ilim, fikir ve sanat alaninda cok tesir yaratan Türkcü bir cigir acmis, adeta Cumhuriyet devri Türkcülügünün öncüsü olmustur.Atsiz, kendini tanitmaya baslayan ilk yazilarini (H. Nihal) imzasi ile, hikayelerini de (Y.D.) imzasiyla, bu dergide yayinlamaya baslamistir.1932 Temmuzunda Ankara'da toplanan Birinci Türk Tarih Kongresi esnasinda, Prof. Dr. Zeki Velidi Togan'a Dr. Resid Galib'in yaptigi haksiz hücum üzerine Atsiz, icerisinde ikinci esi Bedriye (Atsiz) ile Pertev Nailî Boratav'in da bulundugu 8 arkadasi ile, Dr. Resid Galib'e "Zeki Velîdî'nin talebesi olmakla iftihar ederiz" diyen bir protesto telgrafi cekmis ve bu telgraf üzerine de mimlenmistir.19 Eylül 1932'de Dr. Resid Galib, Maarif Vekili olmustu. Kisa bir süre sonra da Prof. M. Fuad Köprülü'nün dekanliktan ayrilmasi üzerine Edebiyat Fakültesi Dekanligi'na vekaleten bakan Ali Muzaffer Bey asaleten tayin edilmistir. Atsiz'i üniversiteden uzaklastirmak icin firsat arayan Resid Galib, Atsiz Mecmua'nin 17. sayisindaki "Darulfünun'un kara, daha dogru bir tabirle, yüz kizartacak listesi" adli makalesi ile bu f--rsati yakalamis ve Edebiyat Fakültesi Dekani, 13 Mart 1933 tarihinde Atsiz'in üniversite asistanligina son vermistir.Üniversiteden cikarilmasindan birkac gün sonra Atsiz, Edebiyat Fakültesi'nin Dekani'ni Tokatliyan'daki bir cayda yakalayip yüzlerce kisinin önünde tokatlamistir. Atsiz'a bu hadise icin hic bir sekilde tepki gösterilmemistir.Üniversite asistanligindan cikarilan Atsiz, Malatya Ortaokulu'na Türkce ögretmeni olarak tayin edilmistir, Malatya'da kisa bir müddet (8 Nisan 1933-31 Temmuz 1933) Türkce ögretmenligi yapan Ats--z, Edirne Lisesi edebiyat ögretmenligine tayin edilmistir. Atsiz'in Edirne'deki edebiyat ö--retmenligi de 3-4 ay kadar kisa bir müddet devam etmistir. (11 Eylül 1933-28 Aral--k 1933).Atsiz, Edirne'de iken Atsiz Mecmua'nin devami mahiyetindeki "Aylik Türkcü Dergi" olan Orhun (5 Kasim 1933-16 Temmuz 1934, say-- 1-9)'u yayimlamistir. Orhun dergisinde, Türk Tarih Kurumu tarafindan cikarilan ve liselerde ders kitabi olarak okutulan dört ciltlik tarih kitaplarinin yanlislarini agir bir sekilde elestirdigi icin 28 Aral--k 1933’te bakanlik emrine alinmistir. 9. sayisinda da Orhun, Bakanlar Kurulu karari ile kapatilmistir.Dokuz ay bakanlik emrinde kalan Atsiz, 9 Eylül 1934 tarihinde Kasimpasa'daki Deniz Gedikli Hazirlama Okulu'na Türkçe ögretmeni olarak tayin olunmustur.Subat 1936 tarihinde ikinci esi olan Bedriye Hanim ile evlenen Atsiz'in bu evlilikten 4 Kasim 1939 tarihinde Yagmur ve 14 Temmuz 1946 tarihinde de Bugra adli iki oglu olmustur. Atsiz Bey, ikinci esi Bedriye Atsiz'dan da Mart 1975 tarihinde ayrilmistir.Atsiz, Kasimpasa'daki Deniz Gedikli Hazirlama Okulu'nda Türkce ögretmeni olarak 4 yil kadar calismis ve 1 Temmuz 1938 tarihinde bu görevinden ihrac edilmistir.Bunun üzerine Özel Yüce-Ülkü Lisesi'ne gecen Atsiz, burada 1937 yilindan 1939 yilinin Haziraninin sonuna kadar edebiyat ögretmenligi yapmistir. Atsiz, 19 Mayis 1939 ile 7 Nisan 1944 tarihleri arasinda yine özel bir lise olan Bogazici Lisesi'nde edebiyat ögretmenliginde bulunmustur.Atsiz, Bogazici Lisesi'nin Türkçe ögretmeni iken Orhun Dergisini (1 Ekim 1943-1 Nisan 1944, sayi:10 ile 16 aras--, 7 say--) yeniden yayinlamaya baslamistir.II. Dünya Savasi siralarinda yerli komünistler faaliyetlerini olaganüstü artirdiklari halde, resmi makamlar bu asiri hareketlere karsi tedbir almak yerine, seyirci kalmaktaydilar. Atsiz, ilgilileri ikaz icin Orhun.'un Mart 1944'te yayinlanan 15. sayisinda, devrin Basbakani Sükrü Saracoglu'na hitaben bir acik mektup yayinlamistir.Atsiz, bu acik mektupta, Marksistlerin artan faaliyetlerini belirtmekte idi. Ayni zamanda, Orhun dergisi kapatilmadigi takdirde bir sonraki sayisinda bu asiri faaliyetlerin belgeleri ile birlikte örneklerini verecegini bildiriyordu.Atsiz, Orhun'un kapatilmamasi üzerine, Nisan 1944'te yayimlanan 16. sayida, Giritli Ahmed Cevad Emre, Pertev Nâilî Boratav, Sabahattin Ali ve Sadrettin Celâl Antel'in Marksist faaliyetlerini aciklayarak devrin Millî Egitim Bakani olan Hasan Ali Yücel'i istifaya cagirmistir. Bu ikinci acik mektup, yurt icinde büyük bir milli galeyana sebep olmu--, basta --stanbul ve Ankara olmak üzere bir cok sehirde, komunizm aleyhinde gösteriler yapilmaya baslanmistir.Bu arada Atsiz'a yurdun her kösesinden mektup ve telgraflarin gelmesi Ankara'daki yetkilileri tedirgin etmekte idi. Millî E--itim camias--ndaki komunistler sebebi ile kendi partisinin mensuplari tarafindan dahi sorguya cekilmeye baslanan Hasan Ali Yücel, ilk is olarak 7 Nisan 1944 tarihinde Atsiz'in Bogaziçi Lisesi'ndeki edebiyat ögretmenligine son vermistir.Orhun dergisi ise Bakanlar Kurulu karari ile yeniden kapatilmis, bu arada Sabahattin Ali de kiskirtilarak Atsiz aleyhine hakaret davasi acmaya zorlanmistir. Aleyhine dava acilan Atsiz, trenle Ankara'ya gitmis ve Türkcü gencler tarafindan istasyonda karsilanarak bir otelde misafir edilmistir.Hakaret davasinin 26 Nisan 1944 günü yapilan ilk oturumu olayli gecmistir. Bunun üzerine 3 Mayis 1944 tarihinde yapilan ikinci oturuma üniversite ögrencisi alinmamis, bu yüzden de devrin Halk Partisi iktidarini sasirtan büyük ögrenci gösterileri olmus ve yüzlerce kisi tutuklanmistir."Sabahattin Ali - Nihâl Ats--z davasi" olmaktan cok "Komunizme karsi Türkcülük davasi" halini alan bu davanin 9 Mayis 1944 günü yapilan karar oturumunda, Sabahattin Ali'ye "vatan haini" dedigi icin 6 aya mahkum edilen Atsiz'in cezasi hakim tarafindan "milli tahrik" gerekcesi ile 4 aya indirilmis ve 4 aylik bu ceza da ertelenmistir.Ats--z, cezasinin ertelenmesine ragmen 9 Mayis 1944 tarihinde mahkemenin kapisindan cikarken tevkif edilmistir.19 Mayis 1944 törenlerinde Cumhurbaskani Ismet Inönü, Atsiz ve arkadaslarini agir sekilde itham eden nutkunu söylemis ve bu nutuk üzerine de Atsiz ve 34 arkadas-- Istanbul 1 Numaral-- Sikiyönetim Mahkemesi'nde yargilanmaya baslamistir. Aralarinda üniversite profesörü, ögretmen, subay, doktor ve üniversite ögrencileri bulunan saniklar, sorguya cekme adi altinda cesitli idkencelere maruz birakildiktan sonra, 7 Eylül 1944 günü yargilanmaya badlanmistir. "Irkcilik-Turancilik davasi'' ad-- verilen ve haftada 3 gün olmak üzere 65 oturum devam eden mahkeme, 29 Mart 1945 tarihinde sonuclanmis ve Atsiz 6,5 yil hapse mahkum olmustur.Atsiz, bu karari temyiz etmis ve Askeri Yargitay, 1 Numarali Sikiyönetim Mahkemesi'nin karari esastan bozmustur. Böylece Atsiz, bir bucuk yil kadar tutuklu kaldiktan sonra, 23 Ekim 1945 tarihinde tahliye edilmistir.5 Agustos 1946 tarihinde 2 Numarali Sikiyönetim Mahkemesi'nde tutuksuz olarak baslayan Atsiz ve arkadaslarinin davasi (bu dava Prof. Kenan Öner-Hasan Ali Yücel davasi adi ile taninmistir), 31 Mart 1947 tarihinde sonuclanmis ve 29 oturum devam eden mahkemede bütün saniklarin beraatina karar verilmistir.Nisan 1947'den Temmuz 1949'a kadar kendisine is verilmeyen Atsiz, Ekim 1945-Temmuz 1949 tarihleri arasinda gecinmek icin kitaplarindan bazilarini satmak zorunda kalmistir. Bir müddet Türkiye Yayinevi'nde calisan Atsiz, Türk-Rus savaslarinin özeti olan "Türkiye Asla Boyun Egmeyecektir" adli kitabini da Sururi Ermete adli sahsin adi ile yayinlamak zorunda kalmistir.Atsiz'--n sinif arkadaslarindan Prof. Dr. Tahsin Banguoglu Milli Egitim Bakani olunca, Atsiz i 25 Temmuz 1949'da Süleymaniye Kütüphanesi'ne "uzman" olarak tayin etmistir.Bir müddet bu vazifede calisan Atsiz, Demokrat Parti'nin iktidara gelmesinden sonra 21 Eylül 1950’de Haydarpasa Lisesi Edebiyat Ögretmenligi'ne tayin olmustur.4 Mayis 1952 tarihinde Ankara Atatürk Lisesi'nde vermis oldugu "Türkiye'nin Kurtulusu" konulu bir konferans üzerine Cumhuriyet Gazetesi, Atsiz'in aleyhine yalan yayin yapmistir. Hakkinda bakanlik tarafindan sorusturma acilan Atsiz'in konusmasinin bilimsel oldugu tespit edilmistir. Fakat Atsiz 13 Mayis 1952 tarihinde Haydarpasa Lisesi'ndeki edebiyat ö--retmenligi görevinden "muvakkat" kaydi ile alinarak yine Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki görevine tayin edilmistir.31 Mayis 1952 tarihinden itibaren emekliligini istedigi 1 Nisan 1969 tarihine kadar Süleymaniye Kütüphanesi'nde calisan Atsiz'in en uzun süreli memuriyeti bu kütüphanedeki memuriyet olmustur.Atsiz, 1950-1952 yillarinda yayimlanan haftalik Orkun dergisinin basyazarligini yapti. 1962’de kurulan Türkcüler Dernegi’nin genel baskanligini üstlendi. 1964’ten vefatina kadar Ötüken dergisini yayimladi.Devrin Cumhurbaskani Cevdet Sunay, Gaziantep'e giderken bir iscinin kendisine "idareciler Araplara toprak veriyorlar, biz Türklere vermiyorlar" sözlerine karsilik, "Türk topraklarinda yasayan herkes Türk’tür." demisti.Atsiz bunun üzerine, Ötüken'in Nisan 1967'de yayinlanan 40, sayisindan itibaren "Konusmalar, 1" (Sayi 40), "Konusmalar, II" (Sayi 41), "Konusmalar, III" (Sayi 43), "Bagimsiz Kürt Devleti Propagandasi" (Sayi 43), "Dogu mitinglerinde perde arkasi" (Sayi 47) ve "Satilmislar-Moskof usaklari" (Sayi 48) adlariyla yayinladigi seri makalelerinde, bölücü Marksistlerin Dogu bölgelerimizde yaptiklari gizli calismalari aciklamisti. Bu makaleler hakkinda savcilikca sorusturma acilmistir. Savciligin yaptigi ilk sorusturmada Atsiz'a hic bir suclamada bulunulamamist--r.Ancak bu yazilar üzerine, Ankara'daki bölücü kuruluslar tarafindan Atsiz aleyhine hazirlanmis ayrilikciligi ilan eden bildiriler sokaklarda dagitilmis ve ayni günlerde Adalet Partisi'nin bir Diyarbakir Senatörü, senato kürsüsünden Atsiz aleyhine agir bir konusma yapmistir.Bu sistemli girisimler sonucunda, Hasan Dincer'in Adalet Bakani oldugu dönemde, bakanlik tahkikat acmis ve Atsiz mahkemeye verilmistir. Davanin devam ettigi 6 yil icerisinde 12 Mart muhtirasi verilmis ve arkasindan sikiyönetim ilan edilmistir. Sikiyönetim mahkemelerinde Türk milletinin ve vataninin birligine ve bölünmezligine karsi cikan yikicilar, bölücüler, komunistler ve anarsistler muhakeme edilirken, sivil mahkemelerde ise ayni hususlara daha 4-5 yil önce dikkati ceken Atsiz muhakeme edilmistir.Uzun durusmalardan sonra mahkeme, Ötüken'in sahibi Atsiz'i ve sorumlusu Mustafa Kayabek'i 15'er ay hapse mahkum etmistir. Mahkeme baskaninin karara katilmadigi ve 2-1'lik ekseriyetle verilen bu karar, temyiz edilince Yargitay tarafindan bozulmustur. Fakat ayni mahkeme 2-1'lik kararda israr edince, Yargitay karari onaylamistir. Atsiz ve Mustafa Kayabek "Tashih-i karar" isteginde bulunmuslar ancak bu istekleri mahkemece kabul edilmemistir. Böylece mahkumiyet karari kesinlesmistir.Kronik enfarktüs, yüksek tansiyon ve agir romatizmadan rahatsiz oldugu icin Haydarpasa Numune Hastanesine yazan Atsiz'a, Haydarpasa Numune Hastanesi tarafindan "Cezaevine konulamayacagi" kaydi bulunan rapor verilmistir. Ancak 4 aylik bir rapor Adli Tip tarafindan kabul edilmemis ve "reviri olan cezaevinde kalabilir" seklinde de--istirilmistir.Bunun üzerine infaz savciligi 14 Kasim 1973 Çarsamba günü sabahi Atsiz'i evinden aldirarak Toptasi Cezaevi'ne sevk etmistir. 40 kisilik adi suclular kogusuna konulan Atsiz, bir müddet sonra reviri olan Sagmalcilar Cezaevi'ne nakledilmistir.Atsiz, kesinlesen 1,5 yillik cezasini cekmek icin hapse girince, Atsiz'in yazilarindan, fikirlerinden ve eserlerinden feyiz alan milliyetci bilim adamlari, üniversite mensuplari, genclik kuruluslari, kültür dernekleri vasitasi ile Türk milleti, Cumhurbaskanina basvurup Atsiz'in affini istemistir.Atsiz, suc islemedigini belirterek bizzat af talep etmedigi halde, Cumhurbaskani Fahri Korutürk, yüreginde vatan ve millet sevgisi tasiyan her kesimden milyonlarca Türk'ün yogun istegi karsisinda kendi yetkisini kullanarak Atsiz'in cezasini affetmistir.22 Ocak 1974'te Bayrampasa Cezaevi'nden tahliye edilen Atsiz, 1,5 yillik cezasinin 2,5 ay kadarini cezaevinde gecirmistir.--bnülemin Mahmut Kemal --nal'in tarifi ile "Atliyi atindan indirecek derecede siddetli yazilar yazan" Atsiz, atesli ve keskin bir üsluba sahip olmasi yaninda, özel hayatinda sakin, kibar, mülayim, nüktedan ve sakaci idi. Kendisinden kac yas kücük olursa olsun herkese "Bey" diye hitap ederdi.Atsiz, 1975 yilinin kasim ayinin ortalarinda hasta oldugundan süphelenmis, ancak yapilan muayene ve testler sonucunda bir hastalik bulunamamistir. 10 Aralik 1975 Carsamba gününün aksami kalp krizi gecirmis, gelen doktor enfarktüs oldugunu anlayamamistir. Ertesi ak--am Atsiz'i ziyaret eden ikinci bir kriz, 11 Aralik 1975 Per--embe günü Atsiz'i aramizdan alip götürmüstür.Yarim asirdir hic bir kuvvetin Türk milliyetciliginin burcundan indiremedigi bayraklarindan birincisi olan Atsiz'a Kurban Bayrami dolayisiyla ziyaret yapmak isteyenler, 13 Aralik 1975 tarihinde Kurban Bayraminin ilk günü Kadiköy Osmanaga Camii'nde son vazifelerini yerine getirdiler. Kilinan ikindi namazini müteakip Osmanaga Camii'nden Karacaahmet mezarligina kadar, onu eller üzerinde tasidilar.Türk milliyetciliginin öncüsü olan Nihal Atsiz, ayni zamanda güclü bir Türkolog'tur. Türk dilini, tarihini ve edebiyatini gayet iyi bilen Atsiz, özellikle Türk tarihinin Göktürk devrini adeta yasamiscasina bilir ve severdi. Cok sevdigi bu devreyi Bozkurtlarin Ölümü ve Bozkurtlar Diriliyor adli iki eser ile romanlastirmis ve Göktürkleri Türk milletine tanitarak sevdirmistir. Deli Kurt adli romani Osmanli tarihinin ilk devrelerinin romanlastirilmis seklidir. Ruh Adam'daki Selim Pusat'in sahsiyetinde Atsiz'-- görürüz. Ruh Adam'in devami olarak Yalniz Adam'i yazacagini söylüyordu. Yine yazacagini bildirdigi bir eseri de Bozkurtlar'in 3. cildi idi. Yay--nlanmamis eserlerinin icerisinde II. Mahmut'tan Günümüze Kadar Osmanli Hanedani Tarihi'ni zikredebiliriz.Nihal Atsiz'n siirleri "Yollarin Sonu" adi ile kitap halinde defalarca basilmist--r.