Umut Akar Support

Umut Akar, 1972 yilinda Erzincan’dan göç edip Viyana’ya yerlesen Balabanli bir ailenin ikinci çocugu olarak 24 Ekim 1975’te Viyana’da dogdu…
„Dogdugumda ailem Viyana’da üçüncü yilini yasiyordu. Avusturya deger yargilariyla henüz tam bir uyumu gerçeklestirememis, içinden dogup geldigi hayatin rutinlerini pek bozmamis ve bu haliyle de iki kültür, iki toplum, iki din, iki yasam biçimi arasinda gidip gelen bir yasam hüküm sürüyordu.”
Umut Akar, 1980’li yillarin dünyasina böyle bir hayatin içinden merhaba dedi ve kisiliginin sekillenme sürecinde önemli bir kesittir bu. Bir yandan iki ayri toplumsallik arasinda kendisini konumlandirmaya çalisirken diger yandan aile töresinden devraldigi baglamasiyla ugrasir.
Ve 90’lara gelindiginde artik birseyler sekillenmistir kafasinda. 1991’de Viyana’da Türkiyeli arkadaslariyla birlikte 4 yil sürecek olan Kardelen isimli müzik grubunu kurdu. 1992’de Franz Schubert konservatuarinda (Hocasi Mansur Bildikten)kara düzen saz ve nota egitimleri almaya basladi. bir yil süren bu egitimde müzigin biraz daha içine girdi ve bu alanda ugrasmaya karar kildi.
Umut Akar; 1994’te Viyana’da MC SULTAN isimli yabanci müzik grubuna dahil olur. Almanca, Ingilizce, Ispanyolca ve Italyanca sarkilar söyleyen bu grupta Umut Akar batili enstrümanlarin ve sound’un yanina baglamasini koyuyor. Bu gurupla birlikte ilk defa farkli baglama sound’larini deniyor ve 1995’te grupla bir albüm çalismasina katiliyor. Bu albümde baglamasiyla bati müzigine eslik etti.
MC SULTAN grubuyla çalisirken, yanisira 1994 yilinda Viyana’da ki devlet destekli gençlik organizasyonlarindan biri olan ECHO isimli gençlik derneginde müzik çalismalarina basladi. 3 yil boyunca ECHO’ya gelen ve müzige ilgisi olan Avusturyali ve yabanci gençlere müzik gruplari kurdurttu, onlarla birlikte çalisti ve yönetmenliklerini yapti. 1997-98 yillarinda ise ayni dernekte baglama kurslari verdi.
Sonrasinda daha profesyonel çalismalara yöneldi... Kendi müzigi ve kendi besteleri olgunlasmaya dogru yol aldikça stüdyoda çalismaya basladi ve kendi yaptigi müzikleri düzenlemenin yanisira, Anadolu anonim geleneginden gelen halk türküleri üzerinde kafa yorup Bati’dan edindigi müzikal deneyimlerle bunlari düzenleme ve farkli enstrüman bilesimleriyle yorumlama gayretlerine girdi. Baglamasini gelistirdi ve içinden kopup geldigi Anadolu ve Kürt müzigine, Dersime yöneldi.
Bu gayretlerle geçen 3-4 yilin ardindan 2001’de Koma Berfin müzik grubu kuruldu ve grup içinde 3 yil boyunca yogun olarak müzikle ilgilendi. Grupla birlikte Avusturya’da, Almanya’da, 2003 yilinda Dersim’deki Munzur Festivali’nde ve Erzincan’da konserler verdi. Bu dönem ayni zamanda Bati’dan Dogu’ya yönelis dönemidir.
Yillar geçip gittikçe bir yerde durup düsünüyorsunuz ve dönüp geriye bakiyorsunuz. Ilk yola çiktiginiz noktadan alip bugüne kadar getiriyorsunuz kendinizi ve böylece seyriniz olusuyor. Tipki film karelerini sarar gibi seyir defterinizin sayfalari arasinda dolasiyorsunuz. Orda kendinizi sorguluyorsunuz ve dönüp kendinize soruyorsunuz: “Simdi ne yapmali?” diye...
Umut Akar durup bu soruyu kendisine yönelttiginde albüm yapma karari aliyor ve “Seyir Defteri” isimli ilk albümü bu sorunun yaniti olarak 2 yillik bir çalismanin sonucunda çikiyor ortaya.
“Çok aradim ama tüm arayislarimda en büyük olanagi yine müzikte buldum. Bu yüzden müzik yapiyorum…” diyor Umut Akar.
Umut Akar; tarihteki önemli hesaplasmalarin, önemli güçlerin ugrak yeri olan bir cografyanin halkinin çocugu. Diline vurulan kelepçeden dolayi kendini ezgilerine, danslarina vurmus bir kültürün ve ibadeti yasaklanmis bir inanisin ürünü…
Üstüne üstlük bu cografya içinde, düsürülen en son kalenin evlatlarinin ürünü… Yani Dersim’in… Anne karnindayken baglama çalmaya baslanilan bir kültürün.
“Böyle bir otamdan, böyle bir ruh halinden gelmis biri olarak, müzige tek düze bakmam mümkün degildi” diyor ve ekliyor; “Tercihimi böyle yaptim, ayni anda üc dilde düsünmek yada ayni anda üc dogruyu kabullenmek; insani ister istemez sentez yapmaya zorlayan bir seydir. Ayrica bunlarin tümünü bir noktada bulusturup harmanlamayi sadece yasadigim süreclerle tanimlamak yetersizdir. Burda müzigin essiz, evrensel olanaklarini es gecmek mümkün degildir… Her ne kadar beni „seyir“lerim belirliyorsa da yaptigim müzigin bu seyirlere etkisi de kacinilmazdir.”
Sonuçta yasadiklarimiz lokaldir ve bize özgüdür, müzik ise evrenseldir. Müzikle tanismasi Umut Akar için bu devasa evrensel dile yolculugun da baslangicidir… Ve sonrasinda o evrensel noktadan hareket edip müzigi kendi ruh halinizle ve lokalliginizle baristirip kendinize özellestirirsiniz. Umut Akar’in müzigini de böyle tanimlayabiliriz.
Eyüp Hanoglu
Umut Akar - Tu zaf kuta mi vir
Umut Akar - Can Yoldasim
Umut Akar - Ape Me