Kisi Gerçek DegildirSoran: Lütfen bize söyleyin, kendinizi nasil idrak ettiniz?Maharaj: Gurum ile otuz dört yasimdayken karsilastim otuz yedi yasimdayken kendimi idrak ettim.SORAN: Ne oldu? Degisen ne idi?MAHARAJ: Haz ve aci üzerimdeki egemenliklerini yitirdiler. Arz dan ve korkudan kurtulmustum. Kendimi hiçbir seye gereksinim duymayan, bütünlük içinde, doygun bir varlik olar; hissediyordum. Saf farkindalik okyanusunda, evrensel bilincin yüzeyinde, fenomenler dünyasinin sayisiz dalgalari bas langiçsiz ve bitimsiz bir sekilde (ezelden ebede) durmadan yükselip alçaliyorlardi. Bilinç olarak onlarin hepsi ben'im. Bütün olaylar ben'im. Bütün bunlari gözeten, koruyan gizemli bir kudret var. Bu kudret farkindaliktir, Öz'dür, Hayat'tir, Tanri'dir; her ne isim verirseniz iste o. Tüm varolusun temeli ve ayakta tutani O'dur - tipki altinin tüm altin ziynet esyasinin temeli olusu gibi. Ve öylesine bize yakin, oylesine bizimdir! Ismi ve sekli ziynet esyasindan soyutlayin altin apaçik hale gelir. Isimden, sekilden ve bunlarin yarattiklari arzulardan ve korkulardan kendinizi kurtarirsan geriye ne kalir?SORAN: Hiçlik.MAHARAJ: Evet, bosluk kalir. Fakat o bosluk agzina kadar doludur. O ebedi potansiyeldir; bilincin ebedi edimsel olusu gibi.SORAN: Potansiyel derken, gelecegi mi kastediyorsunuz?MAHARAJ: Geçmis, simdi ve gelecek - hepsi vardir onda. Ve sonsuzca fazlasi da.SORAN: Fakat bosluk, bosluk olduguna göre bize pek yarari olmaz.MAHARAJ: Nasil böyle söyleyebilirsiniz? Süreklilikte bir kesinti ol?madikça yeniden dogus nasil olabilirdi? Ölüm olmadikça yenilenme olabilir mi? Uykunun karanligi bile tazeleyici ve gençlestiricidir. Ölüm olmasaydi biz sonsuza dek ebedi ihtiyarligin batakliginda gömülü kalirdik.SORAN: Ölümsüzlük diye bir sey yok mudur?MAHARAJ: Hayat ve ölüm, bir seyin iki yüzü gibi birbirleri için gerekli ve esas olarak görüldüklerinde, iste bu ölümsüzlüktür. Baslangiçta sonu ve sonda baslangici görmek sonsuzlugun haberidir. Ölümsüzlük kesinlikle süreklilik demek degildir. Devam eden sadece degisim sürecidir. Hiçbir sey kalici degildir.SORAN: Farkindalik kalici degil midir?MAHARAJ: Farkindalik zamana iliskin degildir. Zaman yalnizca bilinçte var olur. Bilincin ötesinde zaman ve uzay yoktur.SORAN: Sizin bilinç alaniniz içinde bedeniniz de var.MAHARAJ: Elbette. Fakat baska bedenlerden ayri olarak "benim bedenim" fikri orada mevcut degildir. Bana göre o "bir beden" dir, "benim bedenim" degil; "bir zihin"dir, "benim zihnim" degil. Zihin bedeni pekâlâ gözetmektedir, buna benim karismama gerek yok. Yapilmasi gereken normal ve dogal yoldan yapilmaktadir. Siz fizyolojik fonksiyonlarinizin tam bilincinde olmayabilirsiniz ama duygulariniza, düsüncelerinize, arzu ve korkulariniza gelince siz siddetle kendinizi isin içinde bulursunuz. Benim için iste bunlar da büyük ölçüde bilinç disidir. Insanlarla konusur ya da birtakim isler görürken, kendimi, pek de bilincinde olmaksizin bunlari pekâlâ dogru ve uygun biçimde yapar bulmaktayim. Sanki günlük hayatimi kendiliginden ve dogru tepkiler göstererek otomatik bir biçimde yasiyorum.SORAN: Bu kendiliginden karsiliklar kendini idrak etmenin sonucu mudur, yoksa bir tür egitimle mi elde edilir?MAHARAJ: Her ikisinin de sonucudur. Hedefinize olan bagliliginiz sizi temiz ve düzgün bir hayat, gerçegin arayisina ve insanlara yardim etmeye adanmis bir hayat sürmeye sevk eder ve kendini-idrak hali de arzular, korkular ve yanlis fikirler biçimindeki engelleri kaldirarak, yüce ahlâki ve erdemi kolayca ve kendiliginden ulasilabilir hale getirir.SORAN: Artik arzulariniz ve korkulariniz yok mu?MAHARAJ: Benim kaderim pek az resmi ögrenim görmüs mütevazi bir esnaf, siradan, basit bir insan olarak dogmak idi. Hayatim da siradan arzular ve korkularla, siradan bir hayatti. Ne zaman ki üstadima olan inancim ve onun sözlerine itaatim sayesinde gerçek varligimin -farkina vardim, iste o zaman, kaderi sona erinceye dek kendi basinin çaresine bakmasi için beseri tabiatimi geride biraktim. Bazen zihinsel ya da duygusal eski bir tepki zihinde belirir ama derhal fark edilerek giderilir. Ne de olsa insan kisilik ile yüklü kaldigi sürece, beseri huylara ve aliskanliklara maruz bulunmaktadir.SORAN: Ölümden korkmaz misiniz?MAHARAJ: Ben zaten ölüyüm.SORAN: Ne anlamda?MAHARAJ: Ben çifte ölüyüm. Sadece bedenime degil, zihnime de.SORAN: Peki ama kesinlikle ölü görünmüyorsunuz!MAHARAJ: Bunu siz söylüyorsunuz. Sanki benim durumumu benden iyi biliyorsunuz!SORAN: Üzgünüm. Fakat hiç anlamiyorum. Ben sizi çok canli ve açik seçik konusur görürken siz bedensiz ve zihinsiz oldugunuzu söylüyorsunuz.MAHARAJ: Sizin beyninizde ve bedeninizde muazzam karmasiklikta bir is sürüp gidiyor, bunun bilincinde misiniz? Kesinlikle degilsiniz. Fakat disaridan biri için her sey zekice ve maksatli bir biçimde yürür görünüyor. Bireyin tüm kisisel hayatinin, büyük ölçüde bilinç esiginin altina gömülebilecegini, bunun la birlikte faaliyetlerini saglikli ve düzgün biçimde sürdürebilecegini neden kabul etmemeli?SORAN: Bu normal midir?MAHARAJ: Normal nedir? Sizin -arzu ve korkularla obsede, çekisme ve mücadeleyle dolu, anlamsiz ve sevinçsiz haldeki hayatiniz mi normal? Bedeninizin halini siddetle düsünür olmaniz mi normal? Duygular tarafindan hirpalanmak, düsünceler tarafindan iskence edilmek normal mi? Saglikli bir beden ve saglikli bir zihin büyük ölçüde sahiplerinin bilinci disinda yasarlar; ancak ara sira aci ve istirap nedeniyle dikkati çekerler. Neden tüm kisisel hayati dogru bir biçimde islev görebilen bu kapsam içine almamali? Insan, olan her seye iyi ve tani tepkiler verebilir ve bunlari farkindahk odagina getirmeden yapabilir. "Kendine (egoya) hakim olma" varligin ikinci dogasi haline geldiginde, farkindalik, odagini degistirerek varolusun ve faaliyetin daha derin düzeylerine yöneltir.SORAN: O zaman siz bir robot olmaz misiniz?MAHARAJ: Alisilmis ve tekrarlanir olan bir seyin otomatiklestirilmesinde ne zarar vardir. O nasilsa otomatiktir. Ama o bir de karmakarisik, düzensiz (kaotik) hale gelirse, o zaman sikinti ve aci verir ve dikkat ister. Temiz ve iyi düzenlenmis bir hayatin tüm amaci, insani kaosun tutsakligindan ve kederin yükünden kurtarmak ve özgür kilmaktir.SORAN: Bilgisayarla programlanmis bir hayattan yana görünüyorsunuz?MAHARAJ: Sorunlardan arinmis bir hayatin ne kusuru var? Kisilik, gerçek olan bir yansimasindan ibarettir. Neden yansima orijinale otomatik olarak sadik kalmasin? Kisinin kendine özgü modeller çizmeye ihtiyaci var mi? Hayat -ki kisi onun bir ifadesidir- kisiye rehberlik edecektir. Kisinin, gerçegin sadece bir gölgesi oldugunu, fakat gerçegia, kendisi olmadigim bir kez idrak ettiginizde, üzülüp dertlenmekten vazgeçersiniz. Kendi içinizden, içsel rehberiniz tarafindan yönlendirilmeyi kabul eder ve benimsersiniz ve hayat bilinmeyene dogru bir yolculuk haline dönüsür.Sri Nisargadatta MaharajEN YUCE OLAN HERSEYIN OTESINDEDIRSoran: Gerçek (hakikat) "bir"dir diyorsunuz. "Bir"lik ve birlik kisiye atfedilen bir niteliktir. Öyleyse gerçek -bedeni evren olan- bir kisi midir?Maharaj: Söyleyebileceginiz her sey hem dogru hem de yanlis olacaktir. Sözcükler zihnin ötesine geçemezler.SORAN: Sadece anlamaya çalisiyorum. Siz bize Kisi'den, Öz'den, En Yüce'den (vyakti, uyakta, avyakta) söz ediyorsunuz. Öz içinde "Ben-im" olarak odaklanan saf farkindaligin isigi (pragna) , bilinç (chetana) olarak zihni (antahkarana) aydinlatir ve hayat (prana) olarak da bedeni (deha) canlandirir. Bütün bunlar sözcüklerde pek âlâ, fakat sira kendi içimdeki kisiyi Öz'den, Öz'ü de En Yüce'den ayirt etmeye geldiginde, kafam karisiyor.MAHARAJ: Kisi asla özne degildir. Siz bir kisi görebilirsiniz fakat siz kisi degilsiniz. Siz daima En Yüce Olan'siniz ki O zamanin ve uzayin belli bir noktasinda tanik olarak görünür; En Yüce'nin saf farkindaligiyla kisinin pek çok katmanli bilinci arasinda bir köprü olusturan bir tanik olarak...SORAN: Kendime baktigimda görüyorum ki, ben bedeni kullanma konusunda birbirleriyle dövüsen birkaç kisiyim.MAHARAJ: Bunlar zihnin çesitli egilimlerine (samskara) tekabül ederler.SORAN: Onlar arasinda baris saglayabilir miyim?MAHARAJ: Nasil saglayabilirsiniz? Onlar öylesine çeliskilidirler ki! Onlari olduklari gibi görün - sadece düsünce ve duygu aliskanliklari olarak, anilar ve dürtüler demeti olarak,SORAN: Onlarin hepsi de "Ben-im" diyor.MAHARAJ: Bunun nedeni sadece sizin kendinizi onlarla özdeslestirmenizdir. Siz bir kez önünüzde belirenlerin, her ne iseler, asil siz olamayacaklarini ve "Ben-im" diyemeyeceklerini idrak- ettiginizde, bütün "kisiler'inizden ve onlarin taleplerinden kurtulursunuz. "Ben-im" duygusu sizin, kendinizindir. Siz ondan ayrilamazsiniz, fakat herhangi bir seye ondan verebilirsiniz; örnegin, "Ben gencim", "Ben zenginim" vb. derken oldugu gibi. Fakat böyle özdeslestirmeler apaçik yanlistir ve tutsaklik nedenidir.SORAN: Simdi anlayabiliyorum ki ben kisi degilim, fakat kiside yansiyanim, ona bir varlik (varolus) duygusu verenim. Simdi En Yüce'ye gelelim. Kendimi En Yüce olarak nasil bilebilirim?MAHARAJ: Bilincin kaynagi bilinç içindeki bir nesne olamaz. Kaynagi bilmek, kaynak olmak demektir. Siz kisi olmadiginizi, saf ve dingin tanik oldugunuzu ve korkusuz farkindahgin sizin asil varliginiz oldugunu idrak ettiginizde, siz o varlik olursunuz. O kaynaktir, Tükenmez olandir.SORAN: Birçok kaynak mi vardir, yoksa her sey için tek bir kaynak mi?MAHARAJ: Bu ona nasil baktiginiza, hangi uçtan baktiginiza baglidir. Dünyada birçok nesne vardir fakat onlara bakan göz tektir. Daha yukarida olan daha asagida olana daima bir gibi görünür; daha asagidaki de daha yukaridakine birçok gibi görünür.SORAN: Sekiller ve isimler hepsi bir ve ayni Tanri'nin midir?MAHARAJ: Bu da yine ona nasil baktiginiza baglidir. Sözcükler düzeyinde her sey görelidir. Mutlaklar tartisilmak yerine yasanmalidirlar.SORAN: Mutlak nasil yasanir?MAHARAJ: O görülüp, taninip, bellekte depo edilecek bir nesne degildir. O daha çok simdi'de ve duyustadir. O "ne" den çok "nasil" ile ilgilidir. O, niteliktedir, degerdedir; her seyin kaynagi oldugundan da her seydedir.SORAN: Eger o kaynak ise kendini niçin ve nasil tezahür ettirir?MAHARAJ: O bilinci dogurur. Diger her sey bilinçtedir.SORAN: Neden bu kadar çok bilinç merkezi var?MAHARAJ: Nesnel evren (maliadakash) sayisiz formlar projekte ederek ve onlari çözüp dagitarak sürekli hareket halindedir. Her ne zaman bir form hayat (prana) ile dolarsa, farkindali-gin maddede yansimasi ile bilinç (chetana) tezahür eder.SORAN: En Yüce nasil etkilenir?MAHARAJ: Onu ne ve nasil etkiler, öyle mi? Kaynak nehirdeki gelip geçici degisikliklerden, maden de mücevherin seklinden etkilenmez. Isik perdedeki filmden etkilenir mi (o yüzden degisime ugrar mi)? En Yüce her seyi mümkün kilar, o kadar.SORAN: Nasil oluyor da bazi seyler vaki oluyor da bazilari olmuyor?MAHARAJ: Nedenler aramak zihnin hosça vakit geçirmesidir, eglencesidir. Neden ve sonuç gibi bir dualite yoktur. Her sey kendi kendinin nedenidir.SORAN: O halde amaçli bir eylem mümkün degil midir?MAHARAJ: Bütün söyleyecegim, bilincin her seyi içerdigidir. Bilinçte her sey mümkündür. Eger isterseniz, kendi dünyanizda nedenler edinebilirsiniz. Bir baskasi bir tek nedenle yetinebilir - Tanri iradesi der. Kök neden birdir: "Ben-im" duygusu.SORAN: Öz varlik (Vyakta) ile En Yüce (Ayvakta) arasindaki baglanti halkasi nedir?MAHARAJ: Öz varligin görüs noktasindan, dünya, bilinen'dir, En Yüce ise - Bilinmeyen. Bilinmeyen bilineni dogurur ama yine de Bilinmeyen olarak kalir. Bilinen, sonsuzdur ama Bilinmeyen, sonsuzluklarin sonsuzlugudur. Nasil, bir isik huzmesi toz zerrecikleri tarafindan yakalanincaya kadar görünmez ise, En Yüce de her seyi görünür (bilinir) kilar, kendisi bilinmez olarak kalir.SORAN: Bu, Bilinmeyen'in erisilmez oldugu anlamina mi gelir?MAHARAJ: Oh, hayir, En Yüce, en kolay erisilebilendir, zira o sizin varliginizin ta kendisidir. En Yüce'den gayri herhangi bir seyi düsünüp arzulamaktan vazgeçmek yeter.SORAN: Eger hiçbir seyi arzulamazsam, hatta En Yüce'yi bile?MAHARAJ: O zaman bir ölü gibisiniz, ya da En Yüce'siniz.SORAN: Dünya arzularla dolu. Herkes sunu ya da bunu arzuluyor. Arzulayan kimdir? Kisi mi yoksa Öz Varlik mi?MAHARAJ: Öz Varlik. Bütün arzular, kutsal ya da kutsal olmayan, Öz Varlik'tan gelir; onlarin hepsi "Ben-im" duygusuna asilidir.SORAN: Kutsal arzularin (satyakama) Öz Varlik'tan çiktiklarini anlayabilirim. O belki de Öz Varlik'in Sadchitananda'sinin (Varolus-Farkindalik-Mutluluk Hali'nin) vecit yönünün bir ifadesi olabilir. Fakat kutsal olmayan arzular ne oluyor?MAHARAJ: Bütün arzularin hedefi mutluluktur. Onlarin biçimi ve niteligi psiseye (antahkarana) baglidir. Ataletin (tamas) egemen oldugu durumlarda sapikliklar görürüz. Enerji (rajas) ile birlikte tutkular, hirslar yükselirler. Berraklik ve sagduyuyla birlikte, arzularin ardindaki dürtü; iyi-niyet, sefkat ve merhamet, mutlu olmaktan çok mutlu etme dürtüsü olur. Fakat En Yüce bütün bunlarin ötesindedir, ama onun sonsuz geçirgenligi (nüfuz edilme yetenegi) dolayisiyla bütün güçlü arzular doyuma ugratilabilirler.SORAN: Hangi arzular güçlüdürler?MAHARAJ: Öznelerini ya da nesnelerini tahrip eden ya da doyurulduklarinda yatismayan arzular kendileriyle çelisen arzulardir ve onlar tatmin edilemezler. Ancak sevgi, iyi-niyet ve sefkatle harekete geçirilmis arzular hem özne hem nesne için yararlidirlar ve tamamiyla duyurulabilirler.SORAN: Bütün arzular, kutsal olsun ya da olmasin, aci verici.MAHARAJ: Oplar ayni degildirler ve aci da ayni degildir. Tutku ve hirs aci verir, sefkat ve merhamet ise asla. Sefkat ve merhametten dogan bir arzuyu yerine getirmek için bütün evren harekete geçer.SORAN: En Yüce kendini bilir mi? Kisiliksiz (gayri sahsi) Olan bilinçli midir?MAHARAJ: Her seyin kaynagi her seye sahiptir. Ondan akip gelen her sey zaten orada, tohum halinde var olmalidir. Ve nasil bir tohum, sayisiz tohumlarin bir sonuncusu olarak sayisiz ormanlarin deneyimini ve vaadini içermekteyse, Bilinmeyen de öylece bütün "olmustu ya da olmus olabilirdi ve olacak ya da olacakti" lan içerir. Tüm tezahür alani açik ve ulasilabilirdir; geçmis ve gelecek, ebedi simdi' de birlikte var olurlar.SORAN: Siz En Yüce Bilinmeyen'de mi yasiyorsunuz?MAHARAJ: Baska nerede olabilirdi?SORAN: Böyle söylemenize sebep ne?MAHARAJ: Zihnimde hiçbir zaman, hiçbir arzu belirmiyor.SORAN: Öyleyse bilinçsiz misiniz?MAHARAJ: Elbette degilim! Ben tamamen bilinçliyim, fakat zihnime hiçbir arzu ya da korku girmedigi için tam bir sessizlik ve sükûnet var.SORAN: Sessizligi kim biliyor?MAHARAJ: Sessizlik kendini biliyor. Bu, tutkular, hirslar ve arzular susturuldugunda sükûnete kavusan zihnin sessizligidir.SORAN: Ara sira arzu duydugunuz olur mu?MAHARAJ: Arzular zihindeki dalgalardir. Siz bir dalga gördügünüzde onu tanirsiniz. Bir arzu, birçogu arasinda bir seydir yalnizca. Onu doyurmak için bir dürtü hissetmiyorum, onunla ilgili bir eyleme geçme geregi olmuyor. Arzulardan bagimsiz olmak su demektir: Onu tatmin etmek konusunda içten gelen itici bir hissin, bir zorlanisin olmamasi.SORAN: Arzular neden ortaya çikarlar?MAHARAJ: Çünkü siz dogmus oldugunuzu, bedeninize özen göstermediginiz takdirde öleceginizi imgelersiniz. Bedenli varolusunuz için duydugunuz arzu, sikintinizin köknedeni budur.SORAN: Ama o kadar çok sayida jiva bedenleniyor. Kuskusuz bu bir muhakeme hatasi olamaz. Bir amaç olmali. Bu ne olabilir?MAHARAJ: Insan kendini bilmek için karsitiyla yüzyüze gelmelidir-kendisi olmayanla. Arzu deneyime götürür. Deneyim de ayirt etmeye, bagimliliklardan kopusa, kendini-bilis'e götürür -yani kurtulusa. Ve kurtulus nedir zaten? O dogumun ve ölümün ötesinde oldugunuzu bilmektir. Kim oldugunuzu unutmakla ve kendinizi ölümlü bir yaratik olarak düsünmekle o kadar çok dert yarattiniz ki, uyanmaniz gerek; kötü bir rüyadan uyanircasina uyanmalisiniz. Sorgulama da sizi uyandirir. Istirap ve dert içinde olmaniz gerekmez; mutlulugu arastirip sorgulamak daha iyidir, çünkü o zamanda zihin uyum ve huzur içindedir.SORAN: Nihai deneyimleyen tam olarak kimdir -Öz Varlik mi, yoksa Bilinmeyen mi?MAHARAJ: Elbette Öz Varlik.SORAN: Öyleyse, En Yüce Bilinmeyen fikrini öne sürmeye ne gerek var?MAHARAJ: Öz Varlik'i açiklamak için.SORAN: Fakat Öz Varlik'in ötesinde bir sey var mi?MAHARAJ: Öz Varlik'in, Öz'ün disinda hiçbir sey yok. Her sey "Bir" dir ve "Ben-im" her seyi kapsar. O uyaniklik ve rüya hallerinde kisi olarak tezahür eder. Derin uyku ve turiya halinde o Öz Varlik'tir. uyanik ve keskin dikkat halinin ötesinde ise En Yüce' nin büyük, sessiz huzuru uzanir. Fakat gerçekte her sey özde birdir ve onlar görünüste birbirleriyle iliskilidirler. Cehalette, gören, görünen haline gelir ve bilgelikte o görüs olur. Fakat neden En Yüce ile mesgul oluyorsunuz? Bilenleri bilin, o zaman her sey bilinecek. Sri Nisargadatta MaharajARZUSUZ OLMAK EN YUCE MUTLULUKTURSoran: Kendini idrak etmis, gerçege varmis pek çok kimse gördüm fakat özgürlesmis bir insan hiç görmedim. Siz hiç özgürlesmis insanla karsilastiniz mi yoksa özgürlüge ulasmak, baska seylerin yani sira, bedeni de terk etmek anlamina mi geliyor?Maharaj: Kendini-idrak, gerçege varma ve özgürlesme ile neyi kastediyorsunuz?SORAN: Ben kendini-idrak ya da gerçege varma deyimiyle harikulade bir huzur, iyilik ve güzellik deneyimini kastediyorum; dünyanin bir anlam tasidigi, madde ile öz'ün her seye nüfuz eden bir birlik halinde oldugu. Böyle bir deneyim kalici olmasa da unutulamaz. O zihinde hem bir ani hem de bir özlem olarak parlar. Ben neden söz ettigimi biliyorum, çünkü böyle deneyimler yasadim. Özgürlüge ulasmak derken de bu harikulade halde sürekli kalmayi kastediyorum. Sordugum su: Acaba özgürlüge ulasmishk haliyle bedenin sag kalmasi birlikte mümkün olabilir mi?MAHARAJ: Bedenin ne kusuru var?SORAN: Beden öylesine güçsüz ve kisa Ömürlü ki. O ihtiyaçlar ve istekler yaratiyor. O insani üzücü bir biçimde kisitliyor.MAHARAJ: Peki sonra? Varsin fiziksel ifadeler kisitli olsun. Ama özgürlesme, insanin kendi kendine empoze etmis oldugu yanlis fikirlerden kurtulmasidir. Ne denli görkemli olursa olsun, belli bir deneyim onu kapsayamaz.SORAN: O ebediyen devam eder mi?MAHARAJ: Bütün deneyimler zaman ile bagimlidir. Her ne ki baslangici vardir, sonu da olmasi zorunludur.SORAN: Öyleyse benim düsündügüm anlamda bir kurtulus, özgürlesme yoktur.MAHARAJ: Tam tersine, insan daima özgürdür. Siz hem bilinçlisiniz hem de bilinçli olmakta özgürsünüz. Bunu sizden hiç kimse alamaz. Sizin kendinizi yok (var olmayan) ya da bilinçsiz bildiginiz hiç olur mu?SORAN: Hatirlamayabilirim ama bu benim zaman zaman olabilecegimin aksini kanitlamaz.MAHARAJ: Neden dikkatinizi deneyimden ayirip deneyimleyene çevirmiyor ve sunu bütün anlam ve önemiyle idrak etmiyorsunuz ki, yapabileceginiz tek gerçek beyan "Ben-im ( var olanim )" dir.SORAN: Bu nasil yapilir?MAHARAJ: Burada "nasil" yoktur. Sadece "Ben-im" fikrini zihninizde tutmaya ve onunla birlesip kaynasmaya devam edin, ta ki akliniz ve gönlünüz (zihniniz ve duygulariniz) bir oluncaya kadar. Tekrarlanan girisimlerle siz dikkat ve sevginin dogru dengesini (akil ve gönül arasindaki dogru dengeyi) bulacaksiniz ve zihniniz "Ben-im" düsünce-duygusuna saglam bir biçimde yerlesecektir. Her ne düsünseniz, söyleseniz ya da yapsaniz, bu degismez ve bozulmaz olan sevgi dolu varlik duygusu zihninizin ebedi zemini olarak kalir.SORAN: Ve siz buna kurtulus ya da özgürlesme diyorsunuz.MAHARAJ: Ben buna normal durum diyorum. Çabasizca ve mutlulukla olmak, bilmek ve yapmakta ne yanlislik var? Bunu, bedeni derhal mahvedebilecek kadar, öylesine olagandisi bir sey gibi düsünmek neden? Bedenin kusuru ne ki ölmesi gereksin? Bedeninize karsi takindiginiz tavri degistirin ve onu rahat birakin. Simartmayin, iskence de etmeyin. Sadece, onun devamini saglayin ve çogunlukla da bunun, bilinçli dikkatin esigi altinda cereyan etmesini saglayin.SORAN: O harika deneyimlerimin anilari hiç aklimdan çikmiyorlar. Onlari geri istiyorum.MAHARAJ: Onlari geri istediginiz içindir ki onlara sahip olamiyorsunuz. Bir seyi siddetle arzu etme hali tüm daha derin deneyimlerin önünü tikar. Ne istedigini tam ve kesin olarak bilen bir zihin degerli bir deneyim yasayamaz, çünkü zihnin hayal edebilecegi ve isteyebilecegi hiçbir sey fazla deger tasimaz.SORAN: O halde hangi sey istemeye deger?MAHARAJ: En iyiyi isteyin. En yüce mutlulugu, en büyük özgürlügü. Emel ve arzu tasimamak en büyük mutluluktur.SORAN: Arzulardan kurtulmusluk degil benim istedigim özgürlük. Ben özlemlerimi gerçeklestirmek için özgürlük istiyorum.MAHARAJ: Özlemlerinizi gerçeklestirmek için özgürsünüz. Isin dogrusu, baska bir sey yaptiginiz yok.SORAN: Çalisiyorum ama beni umutsuzluga düsüren engeller var.MAHARAJ: Onlari yenin.SORAN: Yapamiyorum, fazla zayifim.MAHARAJ: Sizi zayif kilan ne? Zayiflik nedir? Baskalari arzularini gerçeklestiriyorlar, siz neden yapamiyorsunuz?SORAN: Enerjim yetersiz olmali.MAHARAJ: Enerjinize ne oldu? Nereye gitti? Siz onu birbirleriyle çelisen birçok arzu ve arayis içinde dagitmadiniz mi? Sizin sonsuz enerji birikiminiz yok ki?SORAN: Neden yok?MAHARAJ: Hedefleriniz, amaçlariniz küçük ve düsük düzeyli. Bunlar fazla enerji çekmezler kendilerine. Ancak Tanri'nin enerjisi sonsuzdur - çünkü O kendi için hiçbir sey istemez. O'nun gibi olun, o zaman bütün arzulariniz gerçeklesir. Hedefleriniz ne denli yüksek, arzulariniz ne denli genis ise onlarin gerçeklesmeleri için o kadar çok enerjiniz olur. Iyi olani isteyin, o zaman bütün evren sizinle birlikte çalisacaktir. Fakat kendi zevkinizin pesindeyseniz, onu zor yoldan kazanmak zorundasiniz. Arzulamadan önce hak edin, layik olun.SORAN: Felsefe, sosyoloji ve egitim üzerinde çalisiyorum. Kendini-idrake ulasmayi hayal etmeden önce, sanirini daha fazla zi?hinsel gelismeye ihtiyacim var. Dogru yol üstünde miyim?MAHARAJ: Hayatinizi kazanmak için bir miktar uzmanlik bilgisine sahip olmaniz gerekir. Genel bilgi kuskusuz, zihni gelistirir. Fakat hayatinizi bilgi yiginagi yapmakla geçirirseniz, çevrenize bir duvar örersiniz. Zihnin ötesine geçmek için iyi dayanip dösenmis bir zihne ihtiyaç yoktur.SORAN: Öyleyse neye ihtiyaç vardir?MAHARAJ: Zihninize güvenip bel baglamayin ve onun ötesine geçin.SORAN: Zihnin ötesinde ne bulacagim?MAHARAJ: Olmanin, bilmenin ve sevmenin dogrudan deneyimini.SORAN: Insan zihnin ötesine nasil geçer?MAHARAJ: Birçok baslangiç noktasi vardir ki hepsi ayni hedefe götürür. Faaliyetlerin meyvelerini terk ederek, özveri gerektiren is (hizmet) yapmakla baslayabilirsiniz; daha sonra düsünmekten vazgeçebilir ve tüm arzulardan vazgeçerek bitirebilirsiniz. Burada vazgeçmek (tyaga) kullanilmaya hazir (ope-rasyonel) faktördür. Ya da istediginiz, düsündügünüz veya yaptiginiz hiçbir seyi dert edinmezsiniz ve kuvvetle, sadece "Ben-im" düsünce ve duygusuna odaklanirsiniz. Her tür deneyim size gelebilir - her algilanabilir seyin geçici oldugu, yalnizca "Ben vanm"in kalici oldugu bilgisi üzerinde sabit kaim.SORAN: Tüm hayatimi böyle uygulamalara adayamam. Ugrasmam gereken görevlerim var.MAHARAJ: Görevlerinizi elbette yerine getiriniz. Heyecanlarinizin isin içine karismadigi, yararli olan ve istiraba neden olmayacak bir is sizi baglamaz, engellemez. Siz çesitli yönlerde isler üstlenmis olabilir ve müthis bir zevk ve sevkle çalisabilirsiniz, ama yine de her seyi etkilenmeden yansitan, ayna gibi bir zihinle, içsel olarak özgür, sakin ve huzurlu kalabilirsiniz.SORAN: Böyle bir hale ulasilabilir mi?MAHARAJ: Mümkün olmamis olsaydi ondan söz etmezdim. Fantezilerle neden ugrasayim?SORAN: Herkes kutsal metinlerden sözler aktariyor.MAHARAJ: Yalnizca kutsal metinleri bilenler hiçbir sey bilmezler. Bilmek olmak demektir. Ben ne hakkinda konustugumu biliyorum; bu okunan ve söylenenlerden alinti degildir.SORAN: Ben bir profesörün ögretimi altinda Sanskritçe ögreniyorum, fakat aslinda sadece kutsal metinler okuyorum. Kendini-idrakin arayisi içindeyim ve rehberlige ihtiyacim var. Lütfen söyleyin bana, ne yapmam gerek?MAHARAJ: Madem ki kutsal metinleri okuyorsunuz, neden bana soruyorsunuz?SORAN: Yazilar genel yönleri, kurallari gösteriyorlar; bireyin ise kisisel talimatlara gereksinimi var.MAHARAJ: Sizin öz varliginiz en yüce ögretmendir (sadguru). Distaki ögretmen (gürü) yalnizca bir kilometre tasidir. Sizinle birlikte hedefe yürüyecek olan ancak içteki ögretmendir; çünkü o hedefin ta kendisidir.SORAN: Içteki ögretmene kolayca erisilmiyor.MAHARAJ: Madem ki o sizin içinizde ve sizinledir, bu ciddi bir zorluk olamaz. Içinize bakin, onu bulacaksiniz.SORAN: Ben içime baktigim zaman, duyular ve algilar, düsünceler ve duygular, arzular ve korkular, anilar ve beklentiler buluyorum. Sonuçta, bir bulut içine gömülüyor ve hiçbir sey göremiyorum.MAHARAJ: Iste bütün bunlari gören de, hiçbir sey görmeyen de içteki ögretmendir. Sadece o vardir, diger her sey var gibi görünürler. O sizin özünüzdür(fswarupa), sizin umudunuz ve özgürlük güvencenizdir o; onu bulun, ona sarilin, o zaman kurtulacak ve emin ellerde olacaksiniz.SORAN: Size gerçekten inaniyorum, fakat is bu iç-benligi gerçekten bulmaya gelince, onun benden kaçtigini görüyorum.MAHARAJ: Bu "benden kaçiyor" fikri nereden kaynaklaniyor?SORAN: Zihnimden.MAHARAJ: Zihni kim biliyor?SORAN: Zihnin tanigi zihni biliyor.MAHARAJ: Herhangi biri gelip de size "Ben senin zihninin tanigiyim" dedi mi?SORAN: Elbette hayir. O da zihinde sadece bir baska fikir olurdu.MAHARAJ: Öyleyse tanik kim?SORAN: Benim.MAHARAJ: Demek ki tanigi taniyorsunuz, çünkü tanik sizsiniz. Tanigi ille de gözünüzün önünde görmeniz gerekmez. Olmak, bilmektir.SORAN: Evet, görüyorum ki tanik benim, farkindaligin kendisi. Fakat bunun bana nasil bir yarari olur?MAHARAJ: Ne soru ama! Ne tür bir yarar umuyorsunuz? Ne oldugunuzu bilmek, bu yeterince iyi bir sey degil midir?SORAN: Kendini-bilmenin yararlari ne?MAHARAJ: Sizin ne olmadiginizi anlamaniza yardim eder ve sizi asilsiz fikirlerden, arzulardan ve eylemlerden bagimsiz kilar.SORAN: Eger ben yalnizca taniksam, yanlis ya da dogrunun ne önemi olur?MAHARAJ: Kendinizi bilmenize yardim eden sey dogrudur. Bunu engelleyen sey de yanlistir. Insanin gerçek varligini bilmesi mutluluktur, unutmak ise elem.SORAN: Tanik-bilinci gerçek Ben midir?MAHARAJ: O, gerçek olanin zihin aynasindaki yansimasidir (buddhi). Gerçek olan ötededir. Tanik, sizin öteye ulasmak için geçis kapinizdir.SORAN: Meditasyonun amaci nedir?MAHARAJ: Asilsiz, sahte olanin sahteligini görmek meditasyondur. Bu her zaman devam etmelidir.SORAN: Bize düzenli olarak meditasyon yapmamiz söylendi.MAHARAJ: Gerçek ile sahteyi ayirt edebilme ve sahte olani terk etme yolunda derin düsünülerek yapilan gündelik alistirmalar meditasyondur. Baslangiç için birçok meditasyon sekli vardir ama onlar birbirlerine karisarak sonunda bir olurlar.SORAN: Lütfen bana söyleyin, kendini-idrake götüren en kisa yol hangisidir?MAHARAJ: Hiçbir yol daha kisa ya da daha uzun degildir; fakat bazi kimseler daha ciddi, içten ve isteklidirler, bazilari daha az. Size kendimden söz edebilirim. Ben basit bir insandim ama Gurum'a güvendim. O bana neyi yapmami söylediyse yaptim. O bana, "Ben-im" düsünce ve duygusu üzerinde konsantre olmami söyledi, ben de öyle yaptim. O bana bütün algilanabilir ve kavranabilir olanlarin ötesinde oldugumu söyledi -ben inandim. Ona kalbimi, ruhumu, tüm dikkatimi ve bütün bos vaktimi verdim (aileme bakmak için çalismak zorundaydim). Inanç ve sadakatle uygulama sonucu olarak üç yil içinde kendimi buldum (sivarupa). Siz size uygun olan herhangi bir yolu seçebilirsiniz; içtenliginizin derecesi ilerleyis hizinizi tayin edecektir.SORAN: Bana bir isaret veremez misiniz?MAHARAJ: Sürekli "Ben-im" farkindaligini sürdürmeye çalisin. Bu, bütün çabalarin baslangici ve sonudur.Sri Nisargadatta Maharaj